Türkiye Yazma Eser Kütüphaneleri

Bugün sizlere Türkiye’deki yazma eser kütüphanelerini tanıtmak istiyorum. Türkiye’de bulunan yazma eser kütüphaneleri, halk kütüphaneleri bünyesinde, halk kütüphanelerine bağlı şube kütüphaneler ile Kültür Bakanlığı’na bağlı yazma eser kütüphaneleri olarak örgütlenmişlerdir.
Türkiye’nin Yazma Eser Kütüphaneleri’nin bazıları şunlardır:

  • İstanbul Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi
  • İstanbul Hacı Selim Ağa Yazma Eser Kütüphanesi
  • İstanbul Nuru Osmaniye Yazma Eser Kütüphanesi
  • İstanbul Atıf Efendi Yazma Eser Kütüphanesi
  • İstanbul Ragıp Paşa Yazma Eser Kütüphanesi
  • İstanbul Köprülü Yazma Eser Kütüphanesi
  • İstanbul Millet Yazma Eser Kütüphanesi
  • İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi
  • Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi
  • Konya Bölge Yazma Eser Kütüphanesi
  • Konya Yusuf Ağa Yazma Eser Kütüphanesi
  • Edirne Selimiye Yazma Eser Kütüphanesi
  • Sivas Ziya Bey Yazma Eser Kütüphanesi
  • Diyarbakır Ziya Gökalp Yazma Eser Kütüphanesi
  • Bursa Osmangazi İnebey Yazma Eser Kütüphanesi
  • Kayseri Raşit Efendi Yazma Eser Kütüphanesi

İstanbul Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi


Süleymaniye Külliyesi, Kanuni Sultan Süleyman’ın buyruğuyla Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Sultan I. Mahmud’un Sadrazamı Köse Mustafa Bahir Paşa tarafından 1751-1752 yılında Süleymaniye Camii içinde kütüphane kurulmuştur. Dermenin oluşumu, 1918 yılından itibaren medreseden kütüphaneye geçiş süreciyle başlamıştır.
Cumhuriyet’in ilanının ardından çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ve Tekke, Türbe ve Zaviyelerin Kapatılması Hakkında Kanun ile değişik eğitim kurumlarının, tekke, türbe, cami vb. yerlerde bulunan kütüphanelerdeki kitapların Süleymaniye Kütüphanesi’ne taşınma süreci başlamıştır ve böylelikle Süleymaniye Kütüphanesi dünyanın en geniş yazma kütüphanesi ve aynı zamanda en geniş İslami yazmalar dermesine sahip olan kütüphane olmuştur.
2010 itibariyle Süleymaniye Kütüphanesi’nde 110 tanesi vakıf olmak üzere 135 farklı derme bulunmaktadır. Türkçe, Arapça, Farsça dillerinde 73.172 cilt yazma eser ile 41.833 Arabi harfli basma eserin yanı sıra; Latin harfli Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca ve diğer dillerde olmak üzere toplam 130.325 kitap; ayrıca slayt, eski klasik taş plak, klasik ve dini müzik notaları, levhalar ve tarihi ahşap yazı kalıpları gibi değişik konulu 17 özel derme de bulunmaktadır.
1961 yılında hazırlanan kütüphane komitesi raporunda Süleymaniye Kütüphanesi’nin amaçları şöyle sıralanmıştır :
  • İslam kültürüyle ilgili yayınları dermesinde bulundurmak,
  • Bu kütüphane ile bu kütüphaneye bağlı yazma eser kütüphanelerinin kataloglarını hazırlamak,
  • İstanbul’un değişik yerlerinde bulunan yazmaların toplu kataloğunu hazırlamak,
  • İstanbul dışında bulunan yazmaların kataloğunu hazırlamak,
  • Yazmaların korunması ve kullanımı için mikrofilm dermesi oluşturmak.
Süleymaniye Kütüphanesi, 1950 yılında Türkiye’de ilk kez mikrofilm[1] ve fotokopi hizmeti vermeye başlamıştır. 1962 yılında aynı kütüphanede kitap patalojisi ve cilt servisi kurulmuştur ve 1979 yılında, Türkiye Yazmaları Toplu Kataloğu Merkezi de bu kütüphane içinde hizmet vermeye başlamıştır.
Kütüphane, alfabetik katalog[2] ve sistematik konu kataloğu[3] ile hizmetini sunarken, yerleştirme düzeni, kütüphaneye gelen her dermenin ayrı ayrı yerlerde tutulması şeklindedir.
Yabancı araştırmacıların kütüphaneden yararlanabilmesi için kütüphanenin müdürlüğünden yazılı onay almaları gerekmektedir.
Araştırmacılar okuma salonunda bulunan kullanıcı terminallerinden haftanın 7 günü saat 23:00’e kadar yararlanabilirler. Yazma eserlerin tamamı sayısal ortama aktarılmış olup kütüphane bünyesinde bulunan teknik servislerde tarihi kağıtlar üzerinde bilimsel araştırmalar yapılmaktadır.

İstanbul Hacı Selim Ağa Yazma Eser Kütüphanesi

Hacı Selim Ağa Kütüphanesi, Tersane Emini Hacı Selim Ağa tarafından 1782 yılında kurulmuştur. 2887 yazma, 1317 basma olmak üzere toplam 4204 kitabın bulunduğu bu kütüphane, beş farklı dermeden oluşur. Kütüphane dermesi içinde önemli yer tutan Aziz Mahmud Hüdai’nin eserleri de bunlar arasındadır. Kütüphanede bulunan yazma eserlerin tamamı elektronik ortama aktarılmıştır. İsteyen kullanıcılara elektronik ortamda hizmet vermektedir.
Kütüphanede bulunan yazma eserlerden yararlanmak üzere, eserlerin bulunduğu kütüphanelere ya da Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’ne başvurulmaktadır.
Eserleri kütüphane içerisinde incelemek üzere talepte bulunan araştırmacılar, kimlik örnekleri ile iletişim bilgileri (açık adres , telefon, e-posta), yararlanmak istediği eser/eserlerin ad ve demirbaş numaraları, araştırma yapacakları konu ve araştırmayı hangi amaçla (bilimsel,ticari, eğitim) yapacaklarını içeren bilgiler ile başvuruda bulunurlar.
Başvuru talepleri posta, faks, e-posta ve benzeri yollarla yapılabilir. İdarece, başvurular 5 gün içerisinde değerlendirilerek başvuru sahiplerine sonuç bildirilir. Yabancı uyruklu araştırmacılar, ilgili mevzuat gereği Başvuru Formu’nu doldururlar.
Eserlerden kopya talep edilmesi halinde, aynı yöntemle başvurular değerlendirilerek idare tarafından mevzuat doğrultusunda belirlenen ücret ve ödeme noktaları talep sahiplerine bildirilir. Ödemenin yapıldığına dair dekontun, İdareye gönderilmesinden sonra, talep edilen eserlerin kopyası, araştırmacının adresine gönderilir.
Eserlerden sadece kopya almak istiyorsanız, kütüphanenin web sayfasındaki katalog bölümüne girerek eserlerin künye bilgilerine erişimden sonra üye olarak gerekli ücreti internet aracılığıyla ödemeniz halinde, istediğiniz eserin kopyasını kendi bilgisayarınıza indirebilirsiniz.
Sisteme henüz dahil edilmemiş eserler için kütüphanelere ya da Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğüne başvurmanız gerekmektedir.
Yazma Eserlerin Satın Alımı Ve Bağışı
El yazması eserlerin satın alma işlemleri Ankara’da Milli Kütüphane Başkanlığı, İstanbul’da Süleymaniye Kütüphanesi Müdürlüğü ve Konya’da Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürlüklerince yapılmaktadır.
Kütüphane Müdürlüklerine ulaştırılan eserler uzmanlarca incelenerek, belirlenen fiyat takdiri eser sahibine bildirilir. Eser sahibi isterse eseri belirtilen fiyata kütüphanelere satabilir.
Şahsınıza ait, ailenizden kalma yahut satın alma yoluyla edindiğiniz yazma eserleri bağışlamak isteyenler bu eserleri yazma eser kütüphanelerine bağışlayabilirler. Çok sayıdaki bağışlarda, koleksiyon bağışlayanın adıyla muhafaza edilir.
İdari olarak yazma eserler merkezi durumundaki Süleymaniye Kütüphanesi Müdürlüğü’ne, ilgili kurum olarak ise T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’ne bağlıdır.
Kütüphane Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri 08.00-17.00 saatleri arasında hizmete açık olup, Pazar – Pazartesi ve resmi tatil günlerinde hizmete kapalıdır.

İstanbul Nuruosmaniye Yazma Eser Kütüphanesi

Sultan I. Mahmud’un başlatıp ölümünden sonra kardeşi III. Osman’ın tamamlattığı külliye içinde bulunan kütüphane, 1755 yılında hizmet vermeye başlamıştır. Nuruosmaniye Camisi içinde yer alan kütüphanede I. Mahmud ve III. Osman’ın kitapları ile Bayram Paşa’nın 79 yazma eseri başta olmak üzere yaklaşık 5053 yazma, 537 Arabi harfli basma kitap vardır. (Konya, 2010, s. 22)
Dermenin tamamı bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Kütüphane diğer yazma eser kütüphaneleri gibi çok yoğun ilgi görmektedir. Derme ana okuma salonunun arksında ayrı bir depoda uygun koşullarda korunmaktadır.
İdari olarak yazma eserler merkezi durumundaki Süleymaniye Kütüphanesi Müdürlüğü’ne, ilgili kurum olarak ise T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’ne bağlıdır.
Kütüphane tüm araştırmacılara açık olmakla birlikte, araştırma yapmak isteyen yabancıların özel izin almaları gerekmektedir.
Kütüphanenin yer aldığı külliye batının rokoko ve Türk mimari biçiminin karışımı olan barok üslubunda yapılmıştır.
Kütüphanelerimiz Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri 08.00-17.00 saatleri arasında hizmete açık olup, Pazar – Pazartesi ve resmi tatil günlerinde hizmete kapalıdır.

İstanbul Atıf Efendi Yazma Eser Kütüphanesi

Osmanlı Devleti’nde Köprülü Kütüphanesi’nden sonra bağımsız olarak kurulan ikinci kütüphanedir. Kütüphane 1741 tarihinde kurulmuştur. 18. Yüzyıl Türk sivil mimari sanatının inceliklerini yansıtan en güzel örneklerdendir. Kurulduğu yere ve çevreye uygun bir mimari biçiminde düzenlenen kütüphanenin vakfiyesi, girişte duvarda özet bir şekilde yer almakta; ayrıca kütüphanecilerin durumlarıyla , kütüphaneden ödünç alma ve yararlanma koşulları anlatılmaktadır.
Atıf Efendi Kütüphanesi, sonradan kurulan kütüphanelere yönetim şekli bakımından örnek olmuştur.
Bu kütüphanenin bir diğer özelliği, kurulduğu dönemdeki kütüphanecileri için üç ayrı lojman yapılmıştır olmasıdır. Bu üç kütüphanecinin görevleri de sırasıyla namaz saatlerinde okuma salonunda namaz kıldırmak, ezan okumak ve kandilleri yakmak şeklindedir.
Kütüphane dermesi 3228 el yazmasıyla, eski ve yeni basma eserler olmak üzere 30000 civarındadır. (Konya, 2010, s. 18)  Yazma eserler içinde Nef’i’nin evinde yazdığı divanın yanı sıra, pek çok müellif hattı kitaplar, çok eski tarihli nüshalar, güzel ciltler, tezhip ve minyatürlü eserler ve mühür albümleri yer almaktadır. Ayrıca kütüphane dermesinde Mehmet Zeki Pakalın’ın bağışı olan 8301 eski harfli basma eser bulunmaktadır.
Atıf Efendi Kütüphanesinde bulunan yazma eserlerin tamamı elektronik ortama aktarılmıştır. İsteyen kullanıcılar için elektronik ortamda hizmet vermektedir.
Kütüphane idari olarak yazma eserler merkezi durumundaki Süleymaniye Kütüphanesi Müdürlüğü’ne, ilgili kurum olarak ise T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’ne bağlıdır.
Kütüphane tüm araştırmacılara açık olmakla birlikte, yabancı araştırmacıların kütüphaneden faydalanabilmesi için özel izin almaları gerekmektedir.
Kütüphane Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri 08.00-17.00 saatleri arasında hizmete açık olup, Pazar – Pazartesi ve resmi tatil günlerinde hizmete kapalıdır.

İstanbul Ragıp Paşa Yazma Eser Kütüphanesi

Sadrazam Ragıp Mehmet Paşa tarafından 1763 yılında Sıbyan Mektebi, şadırvan ve kütüphane olarak yaptırılarak hizmete sunulan külliyedeki kütüphane, Türk kütüphaneciliği tarihi açısından önemli özellikler taşımaktadır. Bunların başında kütüphanecinin başka hiçbir işle ilgilenmemesi sadece kütüphanecilik yapması, çalışma süresinin beş günden altı güne çıkarılması, kütüphaneciye ödenen ücretin yüksekliğidir.
Ragıp Paşa Kütüphanesi dermesinin bir başka özelliği de kurucusu Ragıp Paşa’nın bilimsel ve düşünsel özelliklerini yansıtmaktadır.
Ragıp Paşa Kütüphanesi’nin vakfiyesi kütüphanenin çalışması, hizmet koşullarını yansıtmak açısından günümüz yönetmeliklerini yansıtır özelliktedir.
Kütüphane, Osmanlı klasik mimarisinin tüm özelliklerini yansıtmakta olduğu için mimari yapısıyla da tüm ilgiyi çekmektedir.
Süleymaniye Kütüphanesine bağlı olarak çalışan kütüphanede 1274 yazma, 11331 basma olmak üzere 12605 eser bulunmaktadır.
17 Ağustos Marmara depreminde hasar gören kütüphane binası, hasarlı olması nedeniyle kapalıdır. Koleksiyonu Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesinde olup, eserlerle ilgili okuyucu hizmetleri Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesinde gerçekleşmektedir.
Restorasyon çalışmaları nedeniyle kapalı tutulan kütüphanenin kitapları Süleymaniye Kütüphanesi’nde kullanıcıların hizmetine sunulmaktadır. (Konya, 2010, s. 23)

İstanbul Köprülü Yazma Eser Kütüphanesi

Osmanlı Devleti’nde bağımsız olarak kurulan ilk kütüphane binası olan Köprülü Kütüphanesi 1662 yılında kurulması açısından önem taşır. Köprülü Mehmed Paşa tarafından başlatılan ve Köprülü Fazıl Ahmed Paşa tarafından tamamlanan külliyenin bir parçasıdır, Köprülü Kütüphanesi.
Kurulduğu dönemde üç kütüphaneci ve bir ciltçinin bulunduğu bu kütüphane, kütüphanecilerin aldıkları yüksek ücret açısından da kendinden sonra kurulan kütüphanelere örnek olmuştur.
Dört basamak merdivenle çıkılan kütüphane girişinde öne çıkan kubbeli bölümüyle birlikte dört kubbeli ters T olanlı bir düzen gösterir.
Köprülü Kütüphanesi’nin kitap sayısı kurulduğunda 2000’i aşkındır. Bugünkü derme ile karşılaştırıldığı zaman özgün dermenin günümüze kadar geldiği söylenebilir. Bugünkü derme 2775 yazma, 1058 basma olmak üzere toplam 3833 kitaptan oluşmaktadır.
Kütüphanenin basılı üç ciltlik kataloğu bulunmaktadır. (Hasan S. Keseroğlu, 1995, s. 22)
İdari olarak yazma eserler merkezi durumundaki Süleymaniye Kütüphanesi Müdürlüğü’ne, ilgili kurum olarak ise T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’ne bağlıdır.
Kütüphane tüm araştırmacılara açık olmakla birlikte, yabancı araştırmacıların kütüphaneden faydalanabilmeleri için özel izin almaları gerekmektedir.
Kütüphane Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri 08.00-17.00 saatleri arasında hizmete açık olup Pazar – Pazartesi ve resmi tatil günlerinde hizmete kapalıdır.

İstanbul Millet Yazma Eser Kütüphanesi

Kütüphane binası “Darü-l Hadis” adı verilen Hadis Medresesi olarak 1701 yılında Seyyid Mehmed Feyzullah Efendi tarafından vakıf olarak yapılmıştır. Bina L harfi şeklinde dizilmiş on kubbeli odayla, Dersane-i Mescid ve bir çıkrıklı kesme taştan kuyuyla şadırvandan oluşmaktadır. 17. Yüzyılın klasik Osmanlı üslubunun son örneklerinden biridir.
Feyzullah Efendi bu medreseye 2189 adet son derece nadir yazma nüshalarından oluşan bir kütüphane vakfetmiştir. Batı ve doğu ilim dünyasında “Fevziye Kütüphanesi” ismiyle de bilinmektedir.
Bina 17 Nisan 1916 tarihinde kütüphane olarak hizmete başlamıştır. Seyyid Mehmet Efendi’nin oğlu Seyyid Ali Emiri Efendi[4] kurduğu bu kütüphaneye aynı zamanda 16000 kitap vakfetmiştir. Son derece değerli basma ve yazma eserlerden oluşan bu dermede tek nüshaolan Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-ı Lügati’t-Türk” adlı eseri de bulunmaktadır.
Kütüphane 1958 yılından sonra halk kütüphanesi olarak hizmet vermiş olup 1993 yılından sonra tekrar yazma eser kütüphanesi olarak hizmet vermeye devam etmiştir.
Kütüphanede değerli hatlar, ferman ve beratların yer aldığı bir müze bölümü vardır. Bu müzede Sultan II. Mahmud’un yazdığı levhalar da bu müzede yer almaktadır.
17 Ağustos 1999 depreminde hasar gören Millet Yazma Eser Kütüphanesi, 2000 yılında Beyazıt Devlet Kütüphanesi binasına taşınmış ve bir süre burada hizmete devam edecektir.
Kütüphane Cumartesi ve Pazar günleri dışında 08.30-17.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.
Araştırmacılar, eserler hakkındaki bilgilere Kütüphanenin; yazar adı, kitap adı ve konu numarasına göre düzenlenmiş kartotek[5] fişlerinden veya elektronik veri tabanından Internet ve İntranet ortamında erişebilirler.
Eserin kendisini görmek isteyen okuyucular, kitap isteme fişi doldurarak talep etmeleri halinde okuma salonunda eserler veya elektronik kopyalardan istifade edebilirler.
Eserleri , kütüphanede incelemek isteyen araştırmacılar, kimlik örnekleri ile iletişim bilgileri (açık adres , telefon, e-posta), yararlanmak istedikleri eser/eserler ile (adı, bölüm ve demirbaş numaraları) ile araştırma yapacakları konu ve araştırma amaçlarını (bilimsel, ticari, eğitim) içeren bilgiler ile başvuruda bulunmalıdırlar.

İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi

Beyazıt Devlet Kütüphanesi, Türkiye’nin devlet tarafından kurulan ilk kütüphanesidir. Beyazıt Meydanında İstanbul Üniversitesi Beyazıt Camii ve Sahaflar arasında Beyazıt Meydanına bakan iki tarihi binada hizmet vermektedir.
Daha önce kütüphaneler hep vakıflar tarafından kurulur ve işletilirdi. 1869’da Maarif Nezareti kurulunca, bu kurumlar Evkaf Nezareti’nden Maarif Nezareti’ne geçmişlerdi. Bunun ilk önemli uygulaması da Beyazıt Devlet Kütüphanesi sayılabilir. Kütüphanenin kuruluş gerekçesinde; “Bazı cami, türbe ve kenar mahallerde mahv ve telef olmakta bulunan kitapların zayiinin önlenmesi, hem de ehil ve erbabının istifadesine sunulması” gösterilmiştir. Asıl nedenin ise, Sarayın İstanbul’da bir “Milli Kütüphane” kurma isteklerinin olduğudur.
Bu bağlamda, padişah olan İkinci Abdülhamit’in kütüphanenin kuruluşuyla bizzat ilgilendiği, imaretin onarımı için hazine-i hassa’sından (Özel bütçesi) para verdiği ve parkelerini Paris’ten getirttiği de kaydedilmektedir.
Devrin Sadrazamı Sait Paşa ile Maarif Nazırı Mustafa Paşa Saray’dan karar çıkartarak, 1501 -1506 tarihleri arasında inşa edilen Beyazıt Camii Külliyesinin imaret kısmında 27 Eylül 1882 tarihinde restorasyona başlanmasını sağlamışlardır. Restorasyonda; bugün “Kitap Okuma Salonu” olarak kullanılan kütüphanenin ilk kurulduğu bölüm, devrinin sanat anlayışına uygun süslemeleriyle bezenmiştir. Restorasyonun bitimi olan 24 Haziran 1884 tarihinde “Kütüphane-i Umumi-i Osmanî” adıyla hizmete açılmıştır. Ancak, kütüphane 1961’de toplanan VII. Milli Eğitim Şurasında alınan karar uyarınca ve Bakanlığın 21.6.1962 gün ve 320-637 sayılı yazılarıyla “Beyazıt Devlet Kütüphanesi” adıyla yeniden teşkilatlandırılmıştır.
Kütüphanenin ilk açılışındaki tören sırasında raflara bir takım “Nâima Tarihi” konmuş, daha sonra da Beyazıt Camiinden getirilen kitaplar, civar tekke ve zaviyelerden toplananlar, satın alınan ve bağış yoluyla kütüphaneye giren kitaplar ile kütüphanenin koleksiyonu zenginleştirilmiştir. Ancak, kütüphanenin çeşitli yayın ve kitaplar açısından esas zenginleşme kaynağı; 1934 yılında çıkartılan 2527 sayılı “Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu” ile mümkün olmuştur. Bu kanunun 8. maddesinde derleme nüshalarından yararlanacak 6 kütüphane arasında Bayezıt Devlet Kütüphanesi de kaydedilmiştir.
1934’den itibaren kütüphanenin derleme nüshalarından yararlanması sonucu okuyucu sayısı da artmış ve tek bir salonda verilen hizmet alanının genişletilmesi zorunlu hale gelmiştir. 1948 ve 1953 tarihlerinde iki ayrı Bakanlar Kurulu kararı ile külliyenin diğer bölümleri de kütüphaneye tahsis edilmiştir. Zamanla bu mekânlar da ihtiyacı karşılayamaz hale gelince, Kütüphanenin bitişiğindeki Dişçilik Okulu, zamanın kütüphane müdürünün üstün gayretleriyle kütüphaneye kazandırılmış ve 1979’da başlayan yenileme tamamlanarak, 1 Nisan 1988 tarihinde törenle hizmete açılmıştır. Modern depoları, okuma salonları ve diğer hizmet alanları ile yeni bina, okuyucu ve araştırıcılara büyük ölçüde kolaylık sağlamıştır.
Kütüphanenin tarihi binası 17 Ağustos 1999 depreminden bu yana onarım beklemektedir. Şu anda projelendirilme aşamasındadır. İstanbul İl Özel İdaresi gerekli ödeneği temin etmiştir.
Kütüphaneden yılda ortalama 40-50 bin civarında araştırmacı yararlanmakta, bunun yanı sıra, yurt içi ve yurtdışından, telefonla ya da yazılı olarak başvuran araştırıcıların ihtiyaçları da fotokopi veya CD yoluyla karşılanmaktadır. Kitap, Nadir Eserler, Süreli Yayınlar (Gazete-Dergi), Para-pul, Fotoğraf, Harita, Afiş, Kartpostal ve Görme Engelliler Bölümünden yararlanmak isteyen okuyuculara yardımcı olunmaktadır.
Beyazıt Devlet Kütüphanesi Nadir Eserler Bölümü koleksiyonu, tamamen metal malzemeler kullanılarak yapılmış olan yeni binanın deposunun 6. katındadır. Özel olarak kapatılmış bölümlerde korunmakta, kapılarında şifreli kilitleri bulunmaktadır. Deponun havalandırma sistemi 1988 yılındaki tekniğe göre yapılması nedeniyle defalarca tamir ettirilmesine, rağmen verimli çalıştırılamamıştır. Yeniden onarımı yapılacaktır. Yangın alarm sistemi bulunmakta yangın söndürme sistemi bulunmamaktadır.
Nadir Eserler Koleksiyonu Veliyüddin Efendi ve Beyazıt Umumi Bölümlerinden oluşmaktadır. Yazma eser sayısı 11.120 adettir, konularına göre tespiti yapılmamıştır. Dillere göre, 1569 Türkçe, 9107 Arapça, 443 Farsça Diğer dillerde eser bulunmamaktadır.
Beyazıt Umumi ve Veliyüddin Efendi koleksiyonlarının basılı katalogları bulunmaktadır. Bölümde kitapların dijital ortama aktarma çalışmaları 2005 yılında başlamıştır ve bugüne kadar 2500 adet eser dijital ortama aktarılmıştır.
Depo hizmeti ve okuyucu hizmeti 1 kütüphaneci tarafından yapılmaktadır. Yazma Eserlerin bazılarında yer yer mürekkep yanması ve kurt yenikleri bulunmakta, bu durumda eserlerin onarıma ihtiyacı olduğunu göstermektedir.
Süreli Yayınlar Bölümünde 25.976 çeşit dergi bulunmaktadır. Bunun 450 adedi Arap harflidir. 17.900 adet derginin bibliyografik künyesi bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Beyazıt Devlet Kütüphanesinde sadece 116.800 civarında kitabın bibliyografik künyesi bilgisayar ortamına aktarılabilmiştir. 400 bine yakın kitabın künyelerinin bilgisayar ortamına aktarılması gerekmektedir.
17 Ağustos 1999 depreminde hasar gören Millet Yazma Eser Kütüphanesi, 2000 yılında bu kütüphane binasına taşınmış, hizmetine burada devam etmektedir. 30 bin civarında Gazete-Kitaptan oluşan koleksiyonları, kütüphane deposunun 6. katında Nadir Eserler Bölümünün bir kısmında özel yapılmış bölümlerde korunup kapılarında da şifreli kilit bulunmaktadır. Millet Kütüphanesinin bir personeli depodan kendi koleksiyonlarından sorumlu olup okuyucu hizmeti vermektedir.
Hakkı Tarık US Kütüphanesi 2003 yılında kütüphaneye devredilmiştir. Koleksiyonu, süreli yayınlar, kitaplar, çeşitli dosya ve gazete kupürlerinden oluşmaktadır. Süreli yayınların, katalogu hazırlanarak basılmıştır. Kitapların tasnif ve kataloglama çalışmaları yapılmaktadır. 19.000 kitabın kart katalogları yeniden sınıflanmış ve numaralandırılmıştır. 8000 kitap bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Süreli yayınlar dijital ortama aktarılmaya devam edilmektedir. Gazete ve dergilerin ciltleri yıpranmış durumdadır.

Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi

Kütüphane saray içindeki yazma ve basma kitapların bir araya toplanması dışında, satın alma ve bağış yoluyla da genişletilmiştir. Kitapların yanı sıra ünlü Türk hattatlarının hat örnekleri, hat sanatına ilişkin yazı malzemeleri bulunmaktadır.
Kütüphanenin İslamiyete ilişkin yazmalar kataloğu F.E Karatay, dindışı yazmalar kataloğu ise A. Deissmann tarafından yayımlanmıştır.
Kütüphaneden yararlanmak isteyen yerli ve yabancı araştırmacıların özel izin almaları gerekmektedir.

Konya Bölge Yazma Eser Kütüphanesi

Konya Yazma Eserler Kütüphanesi, 20 Temmuz 1984 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca yapılarak hizmete açılmıştır.
Üç katlı olan kütüphanenin bir tane çok amaçlı salonu, onbir çalışma odası, bir CD arşiv odası, el yazması eserlerin korunduğu dört özel çelik kasa deposu ile matbu eserlerin yer aldığı beş deposu bulunmakta olup, toplam kullanım alanı 723 m²’dir.
Kütüphane, Burdur İl Halk Kütüphanesi’ni sel basması sonucu çok değerli yazma eserlerin zarar görmesi üzerine, ülkemizin çeşitli kütüphanelerinde bulunan değerli yazma koleksiyonlarını bir araya toplamak, bakım ve onarımlarının yapılmasını sağlamak, eserleri uygun ortamlarda muhafaza ederek araştırmacıların hizmetine sunmak amacıyla kurulmuştur.
Kütüphane, satın alma, bağış ve devir yoluyla çeşitli kişi, kütüphane ve kurumlardan pek çok yazma ve nadir eseri bünyesine katmıştır. Bugüne kadar 67 farklı yazma ve nadir eser koleksiyonu kuruma devir olarak gelmiştir.
Kurum, yazma ve nadir eserleri ile yerli ve yabancı araştırmacılara zengin bir koleksiyon sunmaktadır

Konya Yusuf Ağa Yazma Eser Kütüphanesi

Yusuf Ağa, Darphane Emini ve Valide Sultan Kethüdası olduğu sırada bu kütüphaneyi yaptırmıştır. Bina emini Mehmet Sadık’tır. Dış ve iç yüzünde bulunan 6 kitabeden anlaşıldığına göre bina 17 Ocak 1795 yılında inşa edilmiştir.
Kütüphanenin asıl kapısı Selimiye Camii’ne açılmaktadır. Bina Gödene Taşı’ndan inşaa edilmiş ve üzeri kurşunlu bir kubbe ile örtülmüştür. Altlı üstlü 22 penceresi vardır. İçinin uzunluğu ve genişliği 10.80 metredir. Kütüphane tek katlı olup kubbeyle örtülü bir salonu bulunmaktadır. Toplam kullanım alanı 110 m2’dir. Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet vermektedir.
Önceleri yere hasır ve kilim serilir ve okuyucular diz çökmek suretiyle kitap okurlardı. Sonraları bu usul değişmiş, ortada geniş bir kerevet[6] ve kerevetin üstünde büyük bir masa ve sandalyeler konmuştur. (1922).
Kütüphane 1927 yılından sonra Mevlana Müzesi kitaplığı ile birleştirilmiş ve bina Memurlar Kooperatifi’ne tahsis edilmiştir. Tekrar 1946 yılından sonra Maarif Vekaleti Kütüphaneler Müdürlüğüne geçen Kütüphane 1949 yılında yeni tesis ve modern usuller ile hizmete girmiştir.
Araştırmacılar, Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürlüğü’nde uygulanan prosedür doğrultusunda kütüphaneden faydalanabilirler. Ayrıca, araştırmacılar Yusuf Ağa Yazma Eser Kütüphanesi’nin CD çekimleri yapılmış olan kitaplarından, oluşturduğumuz koleksiyondan özel bir program vasıtasıyla Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bilgisayar ortamında da faydalanabilirler.
Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde 3.185’i yazma, 8.631’i de matbu olmak üzere toplam 11.816 adet kitap  mevcuttur. Kütüphanedeki el yazması eserlerin tamamı dijital ortama aktarılmış durumdadır. Bu rakam da 666.013 poza, yani 1.332.026 sayfaya tekabül etmektedir. Ayrıca 216 eserin de mikrofilmi vardır.
Kütüphane Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri 08.00-17.00 saatleri arasında hizmete açık olup, Pazar – Pazartesi ve resmi tatil günlerinde hizmete kapalıdır.

Edirne Selimiye Yazma Eser Kütüphanesi

Kütüphane Sultan II.Selim’in Mimar Sinan’a Selimiye Camii’ni yaptırmasıyla kurulmuştur. Kütüphane Caminin sağ iç kısmında, hünkâr mahfelinin simetriğinde bulunmaktadır. Sultan II.Selim, kendi kitaplarını vakfetmesiyle, Selimiye Kütüphanesi’nin ilk nüvesini[7] oluşturmuştur.
Çelebi Mustafa Paşa Kütüphaneyi kendi kitaplarını bağışlamakla kalmamış, kütüphaneyi camekânla camiden ayırarak bugünkü hâline getirmiştir. Selimiye Kütüphanesi, medrese, cami ve tekkelerde toplanan kitaplarla zenginleşmiş; İzzet Paşa, Ahmet Bedii Efendi gibi kitap dostlarının da yapmış olduğu bağışlarla 2600 ciltte 3384 adet yazma, 5517 adet basma esere ulaşmıştır.
Kütüphane Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri 08.00-17.00 saatleri arasında hizmete açık olup, Pazar – Pazartesi ve resmi tatil günlerinde hizmete kapalıdır.

Sivas Ziya Bey Yazma Eser Kütüphanesi

Ziya Bey Kütüphanesi, Mütevellioğlu  Yusuf  Ziya Başara tarafından 1908 yılında, 38 yaşındayken, kişisel çabasıyla özel kütüphane olarak kullanılmak üzere yapılmıştır. Bina, 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ortaya çıkan Batılılaşma hareketleri sonucu Geç Osmanlı Mimari yapı tarzına aittir. Geç Osmanlı devri eserleri, soğuğa ve sıcağa dayanıklı kesme taşlarla yapılmıştır.
Kütüphaneyi yaptırmak için Ziya Bey Tuzla hisselerinden gelen nakit parayı kullanmış, 1906 yılında yapılmaya başlanan bina, 1.5-2 yıl gibi kısa zamanda bitirilmiştir.  Kütüphâne , 1908 yılında kurulmuş olup belki de emsâlinin en genci durumundadır. Kütüphâne olarak yapılmış özel ve müstakil bir binâya sahip oluşuyla , Türkiye’nin en şanslı birkaç kütüphanesinden birisi özelliğine sahiptir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Ziya Bitik Evi olarak anılmıştır. 1943 yılında Ziya Bey’in ölümünden sonra vasiyeti gereği kütüphanesinin yönetimi büyük oğluna bırakılmıştır. Alt kattaki altı dükkandan alınan kira ile bir memur tutulmuş ve kitaplığa kitap temin edilerek her türlü gideri karşılanmıştır. Ziya Bey döneminde kütüphanede bulunan kitap sayısı 3000 civarındaydı. 13 Mart 1978 yılına kadar özel mülk olarak devam eden bina, bu tarihten sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’nce eski eser kabul edilmiştir. Kütüphane 7 Nisan 1980 yılında  kamulaştırılmıştır.
Kütüphane 1981-82 yılında Kültür ve Turizm Müdürlüğünce  onarıma alınarak 1983’de tamamlanmış, alt kattaki altı dükkanın yeri Güzel Sanatlar Galerisi , üst katı da yine ihtisas kütüphanesi olarak düzenlenmiştir. Tasnif ve diğer teknik işlemlerle yürütülen yoğun bir çalışma döneminden sonra 16 Nisan 1985 tarihinde okuyucu hizmetine açılmıştır.
Sivas Valiliği İl Özel İdaresi tarafından 2005-2006 yıllarında tekrar bakım onarımı yapılarak 2006 Temmuz ayında okuyucu hizmetine açılmıştır.
Günümüzde hizmete devam eden Ziya Bey Kütüphanesi’nin toplam kullanım alanı 594 metrekaredir.
Kütüphanede Bulunan Eserler
Ziya Bey kütüphanesi, bir yandan yazma, bir yandan da nâdir basma eserler açısından son derece değerli belgeleri bünyesinde barındırmaktadır. Kütüphanede, klâsik dönemde revaçta olan bütün ilim dallarına ait yazma eserler bulunmaktadır: Kur’an, Hadîs, Kelâm, Fıkıh, Tasavvuf, Ahlâk, Eğitim, Edebiyat, Gramer, Lügat, Felsefe, Mantık, Tıp, Astroloji gibi ilim dallarında yazma eserler vardır. Nesih, tâ’lik, nes-ta’lik, tevkî, dîvânî, rik’a, yazı türleri ile yazılmış yazmalar mevcuttur. Öte yandan hat (yazı), tezhip, ebrû ve cilt sanatına ışık tutan güzel örnekler bulunmaktadır.
Dikkatli araştırıcılara ışık tutabilecek nâdir örnekleri ve dokümanları sînesinde barındıran Ziyabey Kütüphânesi, Sivas için, değeri biçilemeyen bir konuma sahiptir.
Cumhuriyet Üniversitesi’nin Sosyal Bilimler dalına giren fakülteleri için pahâ biçilmez bir hazîne değerinde  olan Ziyabey Kütüphanesi, tarih boyunca Sivaslı âlim, sanatkâr  ve talebeler tarafından istinsah edilen[8] kitaplar ve vesîkalara sahip oluşuyla da ayrı bir değere sahiptir. Böylesi bir ilim laboratuarı, bölgede yaşayan ilim adamları için gerçekten büyük bir fırsattır.
Kütüphane iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde (Arap harfli) yazma-matbu eserler, ikinci bölümde basma (Latin Harfli) Türkçe eserler bulunmaktadır.
Arap Harfli Eserler Bölümü 
Bu bölümde 776 el yazması ve 5985 tane matbu  eserler vardır. Bu eserlerden 704 tane el yazması eserler CD ortamına aktarılmıştır. El yazması eserlerin 528 tanesi Arapça, 38’i Farsça ve 210 tanesi de Osmanlıca dillerinde yazılmıştır.
Ziya Bey kütüphanesinde Arap harfleriyle yazılmış tefsir, hadis, fıkıh, kelam, ahlak,dil, tarih, coğrafya, fizik, kimya, tıp, edebiyat, ekonomi ve hukuk ilimleri konularını kapsayan toplam 5985 matbu kitaptan, 3272 Osmanlıca, 2598 Arapça, 115 ‘i ise Farsça’dır.
Süreli yayınlar arasında ise Sırat-ı Müstakim, Sebilu’r – Reşat , Şehbal , Beyanu’l – Hak , Resimli Gazete, Sevimli Gazete, Resimli Perşembe ve Seride-i Muhakeme bulunmaktadır.
Latin Harfli Türkçe Eserler Bölümü 
Yeni eserler bölümünde de 10567 kitap bulunmaktadır Türkçe dışında Fransızca, Almanca ve İngilizce eserler vardır. Özellikle sayısı 500-800 arasında olan Fransızca eserler arasında basım tarihi 1839 yılına kadar dayanan eserler bulunur.
Yeni eserler bölümünde genel konular, din, sosyal ilimler, güzel sanatlar, edebiyat, tarih, coğrafya bilimlerini kapsayan kitaplar bulunmaktadır.
Dewey 10’lu sistemine göre düzenlenen kütüphane, yeni ve eski eserler bölümünde toplam 18352 kitap bulunmaktadır.
Kurulduğu günden itibaren pek çok eski ve yeni kitabın girdiği kütüphane, Cumhuriyet Üniversitesi başta olmak üzere Sivas ve çevresinde bulunan okullar için kaynak teşkil etmektedir.

Diyarbakır Ziya Gökalp Yazma Eser Kütüphanesi

Kütüphane, 1987’den beri araştırmacılara hizmet vermektedir.      
Mevcut Yazma Eserler :
1984 adet yazma eserin dijital ortama aktarılması tamamlanmıştır. Eserler, hard disk ve cd ortamında pdf formatında saklanmaktadır. Dewey kataloglama sistemi kullanılarak listeler, bilgi – belge otomasyonu yardımı ile görüntülenmektedir.

Bursa Osmangazi İnebey Yazma Eser Kütüphanesi

14.yüzyılın özgün bir taş yapısı olan tarihi İnebey Medresesinde hizmet vermektedir. Kütüphane binası ters (T) plan şemasında olup 14. yüzyılın karakteristik özelliklerini taşıyan bir taş yapıdır.
Binayı yaptıran İnebey Subaşı, Yıldırım Beyazıd çağı devlet adamlarındandır. 17.yüzyıl sonlarında Amcazade Hüseyin Çelebi tarafından esaslı şekilde tamir ettirildiğinden daha sonraki kadı sicillerinde Hüseyin Çelebi Medresesi adı ile anılmıştır.
Uzun yıllar medrese olarak hizmet veren bu bina daha sonra özel kişilerin eline geçmiştir. Bursa’da pek çok anıtsal eserin onarılarak hizmet görmesine vesile olan “Bursa Eski Eserleri Sevenler” Kurumunun kurucu başkanı ve Bursa Erkek Lisesi’nin de felsefe öğretmeni olan merhum Kazım BAYKAL dahi Osmanlı Devleti’nin son döneminde bir medrese öğrencisi olarak buraya devam etmiştir.
1969 yılına kadar Orhan Camii eyvanlarında hizmet veren kütüphane dermesinin 7044 sayılı kanuna göre adı geçen camiden tahliye edilmesi gerekiyordu. Bunun üzerine gerekli girişimde bulunan “Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu”nun yönetim kurulu başkanı merhum Kazım BAYKAL ve diğer üyeleri o zamanki Kütüphaneler Genel Müdürü merhum Aziz BERKER’in dahi uygun görüşünü alarak tarihi İnebey Medresesinin “Yazma ve Eski Basma Kitaplar”ın toplandığı bir kütüphane olması için gerekli girişimlere başlamışlardır.
Bu cümleden olmak üzere binanın mal sahibi keresteci Mehmet ÜNLÜER ile 1961 yılında 165.000 TL’ye anlaşılarak bir kısmı Bursa halkından toplanan bağışlar ile “Bursa Eski Eserleri Sevenler” Kurumu tarafından satın alınmıştır. Binanın mülkiyeti halen vakıflara ait olup, kütüphane olarak kullanılması şartı ile Kütüphaneler Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilmiştir.
Tapu kaydında bu konuda şerh vardır. Ancak binada kiracı olarak bulunan Cemal ALANYA’nın konserve imalathanesi mahkeme kararı sonucu 1 Mart 1962 tarihinde Polis marifeti ile boşaltılabilmiştir. Bundan sonra restorasyonu yapılan İnebey Medresesi 1969 yılında Orhan Camiinde bulunan el yazması ve Arap Harfli Basma Kitapların taşınmasından sonra “Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi” olarak hizmet vermeye başlamıştır.
  1. Basma Kitaplar
Arap harfli ve Latin harfli olmak üzere iki gruptur.Arap harfli basma kitaplar arasında ilk Türk matbaacısı olan İbrahim Müteferrika matbaası basımı nüshalardan 1928’de Latin Alfabesini kabul ettiğimiz zamana değin Türkiye’de basılan kitapların çoğu mevcuttur.
Bunlar arasında Roma, Viyana, Leipzig, Bulak, Kahire, Kazan matbaaları başta gelir. Bursa İl Halk Kütüphanesi’ne gelen tıpkı basım, edition critique, eleştirmeli metin neşri v.b. kitap türleri dahi burada derlenmektedir.
Latin Harfli kitaplar ise bibliyografya, katalog, lugat, ansiklopedi ve şarkiyat bilimleri ile alakalı temel başvuru kitapları niteliğinde olduğu için açık raf şeklinde okuyucu hizmetine sunulmuştur. Arap harfli basma kitaplar ise depoter sisteme göre demirbaş kayıt numarasına göre kitap depolarına yerleştirilmiş olup, yazar adı, kitap adı ve Dewey Onlu tasnif sistemine göre alfabetik ve sistematik olarak bölünmüş kataloğu mevcuttur.
  1. El Yazması Kitaplar
Provenance sistemi çerçevesinde orijinlerine göre yani ait oldukları mülhak vakıf koleksiyonlarına göre düzenlenmişledir. Sekiz ana bölümde oluşmaktadır. Kütüphane dermesinin düzenlenişi şöyledir:
I-Basma Kitaplar
1.Arap Harfli Basma Kitaplar
2. Latin Harfli Basma Kitaplar. Temel başvuru kitapları niteliğindedir.
II- El Yazması Kitaplar
1.Orhan Kütüphanesi
2.Haraççıoğlu (cizgedarzade) Kütüphanesi
3.Hüseyin Çelebi Kütüphanesi
4. Kurşunizade Kütüphanesi
5. Ulu Camii Kütüphanesi
6. Milli Kütüphane
7. Halkevi Kütüphanesi
8. Genel Kütüphane
Kütüphanede kayıtlı bulunan tüm el yazmaları (8389 adet) 15.02.2007 tarihi itibariyle  dijital ortama aktarılmıştır.

Kayseri Raşit Efendi Yazma Eser Kütüphanesi

1796 yılında Reis-ül Küttab Mehmed Raşit Efendi tarafından yaptırılarak hizmete açılmıştır. Ulu Cami’nin (Cami-i Kebir) duvarına bitişik olarak inşa edilmiş olan kütüphane binası kesme taştan yapılmıştır. Kütüphane, 7.10 x 3 m2’lik bir giriş kısmı ile 7.10 x 7.10 m2’lik bir okuyucu salonundan ibaret olup üzeri yarım kubbe ile kapatılmıştır. Önceleri cami içerisinden girilen kütüphaneye, sonradan yapılan güney kapısıyla giriş yapılmaktadır. Kapı uzun bir koridora açılmaktadır. Koridorun sağ tarafında yer alan kapı camiye, sol tarafında ki kapı ise okuma salonuna açılır. Kare şeklinde yapılmış okuma salonunun kubbesi ve duvarları kalem işleri ile süslenmiştir.
Raşit Efendi buradaki kitapların büyük bir kısmını kendi koleksiyonundan 925 cildi yazma, 18 cildi İbrahim Mütefferika baskısı toplam 943 kitap vermiş, ayrıca İstanbul’dan da birçok yazma kitabı buraya göndermiştir. Kadı Mahmut Vakfı kitaplarının büyük bir kısmı da buraya taşınmıştır. Bunlara ek olarak, Erkilet’teki Sadrazam Mehmet Paşa’nın, Hunat Medresesi içerisindeki, Hacı Halil Efendi’nin ve İncesu’daki Kara Mustafa Paşa Kütüphanelerinin kitapları da buraya gönderilmiştir.
Kütüphanede 2004 adet yazma eser, 6076 basma ve matbu eser bulunmaktadır. Bunların yanı sıra 146 adet danışma kaynağı vardır.
Dipnotlar:
[1] Herhangi bir belgeyi, yayını vb.’yi küçük sinema filmi gibi bir şerit üzerine çeken, özel bir fotoğraf makinesiyle çekilmiş film.
[2] Yazar, yapıt adı
[3] Dewey Onluk Sistem
[4]Osmanlı taşrasının önde gelen merkezlerinden Diyarbakır’da doğdu. Şair ve müderrisler yetiştirmiş, “Emîrîzâdeler” adıyla tanınan bir aileye mensuptu. Düzenli bir eğitim görmedi. Babası Mehmed Şerîf Efendi gibi tüccarlığı değil, devlet memurluğunu seçti. Taşrada görev yapan bütün Tanzimat memurlarına benzer biçimde ömrü, imparatorluk coğrafyasını bir uçtan öbürüne adımlamakla geçti. Adana’dan Leskovik’e, Trablusşam’dan Yemen’e, Osmanlı haritasının paramparça olduğu dağılma dönemini baştan sona yaşadı. Gittiği her yerde kaderine terkedilen nadide kitapları topladı. Elde edemediklerini doğrudan kendisi kopya ederek kaybolmaktan kurtardı. Kitaplar onun için bir koleksiyon malzemesi değil, okuyarak geçmişi keşfetmenin birer aracıydı. Düşünce yapısı bakımından muhafazakârdı. Yaşadığı çağın modernleşme hareketlerine fazla ilgi duymadı. En büyük tutkusu Osmanlı-Türk geçmişini yeni kuşaklara tanıtmaktı. Bunun için Millet Kütüphanesi’ni kurdu ve böylece kitaplarını “milletine” bağışladı.
Ali Emîrî Efendi, şair, tarihçi, biyografi yazarı ve yayıncıydı. Özellikle Dîvânu Lugâti’t-Türk’üyeniden keşfeden kitap meraklısı olarak tanındı. Hiç evlenmedi, hiç fotoğraf çektirmedi ve Beyoğlu’na hiç adım atmadı. Hayatını kitapları ve kedileri arasında okuyup yazmayla geçirdi.
[5] Fiş kataloglara ait olan kartonların saklandığı dolaplar
[6] üzerine şilte serilerek yatmaya veya oturmaya yarayan, tahtadan seki, sedir
[7] bir şeyin özü, çekirdek
[8] el yazması eserini el yazısıyla kopyalamak

Yorumlar

REKLAM

Popüler Yayınlar